post-thumb

Aileler Çocuklarının Rollerini mi ‘Ç’alıyor!


Bugün konumuz yine her zamanki gibi çocuklar ve çocuklarımızın varoluş mücadeleleri. Doğan Cüceloğlu’nun da dediği gibi çocuklar varoluş mücadelesi içindedirler, onlara kendilerini ifade edecekleri, rahat hissedebilecekleri konfor alanı sağlanmalıdır. Burada ebeveynlere büyük rol düşmektedir. Siz ebeveynleri olarak onlara Varoluşlarını gerçekleştirme mücadelelerinde ortak olun, onlara bu fırsatı vermedikçe, onları anlamadıkça hırçınlıklarını, kendilerini ifade etmekte anlaşılmak için başvurdukları bir yol olarak görmekten ziyade şımarıklık diye tabir etmeye meyilli olursunuz. Bu aşamada çocuğunuzun seçimler yapmasına müsaade etmeli ve küçümsememelisiniz. Seçimlerini yapma fırsatı sunulan çocuk ve seçimlerine müdahalede bulunan çocuk arasında oldukça büyük farklar mevcuttur. Kendi seçim özgürlüğü sunulan çocuk, seçimlerinin sorumluluğunun bilincindeyken, diğeri ise kendini hayatın akışına gelişigüzel bırakmış ne olup biteceğine seyircidir. Çoğu çocukta sınır ve sorumluluk bilincinin gelişmesinin önündeki engel ailelerdir, hep onların adına kararlar verirler, gözden kaçırdıkları ise yaşamında sorumluluk almayan çocuğun gelişememesidir. Bunun önündeki engel onun adına hep bir karar mekanizmasının işlemesi, onun yapacaklarını onun yerine yapacak birilerinin olmasıdır. Doğan hocanın tabiri ile denetleyici anne babalar da denilebilir. Denetleyici annbabaların gözü hep çocuğun üzerindedir, hep bir sorgu sual halindedir, çocuğunun yerine sorumluluk alıp onun yapacaklarını yapma eğilimindedirler. Bu tür ebeveynler ‘İhtiyaç Duyulan olmaya ihtiyaç duyup’ kendi klonlarının zeminini oluşturur. Kısacası denetleyici ebeveynler çocuklarının yaşamlarının direksiyonlarına otururlar ve kendi doğrularını dayatma eylemini iyilik olarak görüp farklılıklara saygı duymaz aynı zamanda seçim özgürlüklerini ihlal edip sorumluluk almalarının önüne set çekerler. Bir diğer konu ise anne babaların gerçekleştiremedikleri planlar için çocuklarını proje olarak görüp kullanmaları ve bunu da ‘çocuğumu düşünüyorum, onun iyiliğini, geleceğini düşünüyorum adı altında normalleştirmeleridir. Bunu yanında anne babaların girdikleri ortamlarda ‘sosyal itibar’ adı altında çocuklarını ego aracı olarak kullanmaları da söz konusudur.

Aslında çocuklar çok şey istemezler, ebeveynlerinden görmek istedikleri çok ulaşılabilir ve masum bir istektir. Çocuk kendisinin, kendisi olduğu için sevilmesini ister.

Bazı aileler çocuklarıyla olan ilişkilerinde ‘sevgi ilişkisini, alışveriş ilişkisi’ ile karıştırmış durumdadır. Çocuğun sevilebilmesi, güdülenmesi için ailenin beklentilerine karşılık vermiş olması yani sevgide koşulun olması bunu kullanırlar. Ailelerin düştüğü yanlışlardan bir diğeri de kıyaslamadır. Bu durum çocuğun hevesini kırar, çocuğu sarsar ve onu yıpratır. 

Bir diğer yanlış durum ise ebeveynin geçmişte zorluk çekmesinden ötürü, çocuğuna ‘ben zamanında maddi olarak çok sıkıntı çektim evladım çekmesin’ deyip sınırsız olanak sunması ve asıl ihtiyaçlarını (ilgi ve sevgi) göz ardı etmesidir. Bunun yanında çocuklardan koşullarını sakınıp ‘ben zorluk gördüm çocuğum da geçtiğim yollardan geçsin, zorluğu tadıp kıymet bilsin’ diyen ebeveynler de çoğunluktadır. Burada ebeveynlerin göz ardı ettiği, çocuklarının istek, beklentileri ve biricikliğinde fikirlerinin önemidir. Ayrıca ‘bizim zamanımızda’ bazen içinde bulundukları çağı unutup çocuklarını kendi yaşadıkları zaman dilimine göre değerlendirip eleştirmeleri de devam eden ve çocuğu rahatsız eden bir diğer sorunlar arasında yer alır.

Ailelerin fark etmeleri gereken nokta çağ ilerledikçe koşullar ve kültürel değerlerin çocukları etkilemesi, onların bu değerlere uyum sağlaması her geçen gün güç olmakla beraber değişim göstermektedir ve yeni nesil de bu duruma göre ilerleme sağlamaktadır. Bazı anne babalar çocuklarıyla diğer çocuklar arasında bireysel farklılıkları göz ardı edip çocuklarının başarısızlıklarını kendileri adına bir utanç kaynağı olarak görmek gibi bir yanlışa kapılırlar. Çocuklarının başarısızlıklarının sonucunda insanlara kendilerini açıklama ihtiyacında bulunup bahanelerle durumun üstünü kapatma çabasına girerler. 

Değineceğim bir diğer konu da anne babalar çocuğuyla ilişkisine öğretmeni katmalarıdır. Çocuğuyla sağlıklı bir iletişim kuramadığından söz geçiremediğinden ve çocuğu sıkacak dereceye getirdiğinden öğretmeni aracı olarak görüp başvurma eyleminde bulunur. Evde kurulan otorite ve baskı politikasını bu defa da öğretmeni aracı ederek kendi isteklerini öğretmen aracılığıyla dikte ettirme gibi baş gösterir. Ailelerin burada düştüğü yanlışlardan biri çocuğuyla sağlıklı iletişim kurmak için herhangi bir adım atmayıp çocuğun sosyal alanlarına müdahalede bulunup çocuğa her istediklerini kendi yöntemleriyle dikte ettirme çabalarıdır.  

Ayrıca ‘eylemlerinin ve söylemlerin tutarlı olmayışı da bir diğer konulardan. Bu genellikle eğitim konusunda sıklıkla baş gösterir. Aileler burada da kendi çocuklarını iyi tanımalı onların ilgi, isteklerinin farkında olmalı ve sağlıklı bir iletişim kurmalılar. Sınav döneminde çocuğa sergilenen tutum çok önem taşımaktadır, aileler olumlu bir tavır sergileyip bu süreçte çocuklarının yanında olmayı da tercih edebilir, çocukların gireceği sınavı bir musibet olumsuzluk olarak da görüp bu durumu çocuğuna yansıtıp başarısında olumsuz bir rol alabilir. 


Değindiğimiz birçok konunun ortak noktasında, çocukların ihlal edilen sınırları yer almakta. Ebeveynler çocuklarına yönelik tutumlarında kendi ihtiyaçlarını bir kağıda aktarır gibi değil de çocukların ihtiyaçlarını tatmin edici faaliyetlerde bulunmalıdır. Freud'un da dediği gibi çocuklar egoisttir, ihtiyaçlarını yoğun bir şekilde hissederler ve ihtiyaçlarının karşılanmamasında her türlü çabaya girişip acımasızca davranabilir bu noktada da ebeveynlere büyük rol düşmektedir.





Okunma Sayısı:

Ayşe DEMİR

Ayşe DEMİR

Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık son sınıf öğrencisiyim. Araştırmayı, okumayı, seslendirmeyi yeni arayışlarda bulunmayı seviyorum. Şiir, psikoloji ve müzik en büyük ilgi alanlarım arasında yer almakta. Amatörce şarkı seslendiriyorum. Okudukça, derinleştirdikçe paylaşmayı, kağıda aktarıp insanların kalbine dokunmayı, onlarla paylaşmayı seviyorum. Konu olarak belli bir sınırlamam olmamakla beraber kalbime dokunan her konuda yazıyorum. Yazılarımı okuyup geri dönüt sağlamanız beni oldukça mutlu eder.

YORUMLAR

YORUM YAP

Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır. Yorumunuza yanıt verildiğinde mail ile bilgilendirileceksiniz.